22 Mart 2009 Pazar

Ya “temiz su”yumuz olmasaydı?

Birleşmiş Milletler, 22 Mart’ı Dünya Su Günü olarak ilan ettiği 1992 yılından beri suyun önemine daha fazla dikkat çekiliyor. Malum dünya nüfusu artıyor. Hali hazırda 1 milyardan fazla insan temiz su içemiyor. Buzullar eriyor ve bu değerli kaynak suları değerlendirilemeden toprağa karışıyor.



Her 3 yılda bir yapılan ve 5.si de İstanbul’da düzenlenen Dünya Su Forumu ise bugün itibariyle sona erdi. Radikal’den Serkan Ocak Forumu izleyerek, zengin İsviçre, deniz suyu arıtan İspanya, kontrolü üst noktalara taşımış Kore ve kurak Güney Afrika’nın uygulamalarından bahsetmiş.


© Abigaileighbrown

Petrolün yerini su mu alacak, gelecekte petrol için değil, su yüzünden mi savaşlar çıkacak diye yorumlar yapıla dursun, Birleşmiş Milletler’in bu yılki teması da “sınırötesi” sular. Dünya nüfusunun %40’ı uluslararası açıdan birden fazla ülkenin toprağından geçen su havzalarında yaşıyor. En basit örnekler 18 ülkeden geçen Tuna, bizde doğup birleşerek Basra Körfezi’ne dökülen Dicle ve Fırat, 9 ülkeden geçen Nil Nehri.



“Yaşam kaynağı: Su” yazılarımda hem lüks su pazarından hem de ulaşılamaz diye düşündüğümüz kaynak sularının nasıl markaya dönüştüğünden bahsetmiştim. Görülüyor ki, küresel ısınma, tüketim alışkanlıklarımız ve zamanında harekete geçemeyişimiz yüzünden kaynakların daha hızlı yok olması içten bile değil. GOOD’un Dünya Su Günü’ne özel hazırladığı “temiz su olmasaydı” temalı filmlere göz atarsanız dikkat çekilmek istenen nokta daha iyi anlaşılabilir.

Hiç yorum yok: