15 Kasım 2009 Pazar

Yağmur yağarsa çözümü var!

Düşünün bir: Ülkeniz deniz seviyesinin altında. Küresel ısınma sebebiyle yaz kış artan yağışlar şehir için büyük tehlike. Mevcut altyapınıza yeni kollar eklemek de çok pahalı. Ne yaparsınız? Derdinize çözüm bulacak uzmanların kapısını çalıp, bu sorunu en az zararla karşılamaya çalışırsınız.


© De Urbanisten ve Studio Marco Vermeulen

Bahsettiğim ülke, Hollanda. Şehir ise Rotterdam. 2015 yılına kadar 570 milyon litrelik yağış (140 stadyumluk alanı 80 cm yüksekliğinde dolduracak kadar) düşmesini bekleyen şehir önlem için şimdiden adım atıyor. Florian Boer ve Marco Vermeulen isimli 2 mimar “Waterpleinen” isimli projelerinin prototipini ilk olarak 2005 yılında sunuyor.

Sistem, yoğun yağışı yerin altında değil üstünde toplamak üzere kurgulanan su meydanları fikrine dayanıyor. Yağış olmadığında şehirlilerin keyif alabileceği oyun parkı görevini görüyor. Artan yağış ve fırtına şiddetine göre ise şekil değiştirip mevcut altyapının kaldıramayacağı ağırlığı hafifletmiş oluyor.



Sadece 1 su meydanının kaldırabileceği kapasite 1.000 metreküp yani 5.000 adet su dolu küvete eşit. İklim değişikliğinin şehir hayatını ve ekonomisini olumsuz etkilemeden önlemini almak isteyen yöneticiler, bir kaç yıl içerisinde en az 25 Waterpleinen’in yapılacağını belirtiyor.

Değişen dünya koşullarına mevcut sistemiyle adapte olmaya çalışan toplulukların imdadına sürdürülebilirliği ve beşikten beşiğe felsefesini benimsemiş uzmanlar yetişiyor. Tasarladıkları çözümlerin birden fazla fonksiyonu içermesiyle de hem ihtiyaç karşılanıyor hem de şehirdekilere bir deneyim alanı sunulmuş oluyor.



Kaynak: Alphabet City Festival

11 Kasım 2009 Çarşamba

Pecha Kucha Night İstanbul # 3

Yaratıcı fikirlerinizi farklı kitlelerle paylaşmak, yeni insanlarla tanışmak ve sohbet etmek, dinamik ve eğlenceli bir gece geçirmek. Hepsi 2003 yılında Japonya’da doğan Pecha Kucha fikrinin temellerini oluşturuyor. Daha önce iki kez Santral İstanbul’da düzenlenen Pecha Kucha Geceleri, artık 34 Solo önderliğinde gerçekleştiriliyor.



Bugüne kadar 250 şehirde düzenlenen etkinliklerdeki sunumların en önemli kriteri 20x20 felsefesi. Amaç, her slayta 20 saniye ayırıp sadece 20 slaytla yaratıcı fikrinizi anlatmak. Böylece, hem dinleyeceğiniz konular artıyor ve çeşitleniyor hem de tempo sürekli yüksek kalıyor. Bu yılın buluşması, 17 Aralık’ta Hayal Kahve Bistro’da ve giriş ücretsiz.

Pecha Kucha sitesindeki sunumlara bakınca katılımcıların profili ağırlıklı sanatçı ya da tasarımcı gibi algılanabilir ama belki yeni kitabınız bitmek üzere, sürdürülebilirlikle ilgili söyleyecekleriniz var ya da şehirde gerilla tarımcılığını başlatmak istiyorsunuz. Sunum yapabilmek için derhal Solo Projeler’le bağlantı kurup kendilerini ikna edin. Biz de düşüncelerinizi ilk ağızdan dinleyelim. 17 Aralık'ta görüşmek üzere...

8 Kasım 2009 Pazar

İçeriği 5!

Ülkemizde son birkaç yıldır “Trans yağ yoktur”, “domuz yağı içermez” ibareleriyle tüketicileri rahatlatmaya çalışan gıda sektörü, şimdi de genetiği değiştirilmiş organizmalara ilişkin tartışmalarla sarsılıyor. Artan sağlık problemleri ve obezite ile savaşan Amerika ise raflarındaki ürünlerin içeriğini sadeleştirmeye gidiyor. Bitirmekte olduğumuz yıla “ucuz”luk damgasını vururken, 2010’un trendinin “basit” olacağı belirtiliyor.



Datamonitor’un tespitine göre 2005-2008 yılları arasında doğan yeni markaların “simple” ya da “simply” kelimelerini tercih etmesinde %65’e yakın artış yaşanmış. Sadece kelime oyunu değil, bol içerikli (ama sağlıklı olduğu sorgulanır) ürünler yerine sadece 5 ve daha az malzemeden yapılmış ürünlerin kafa karışıklığını ortadan kaldıracağı araştırmalarda da dile getirilmiş.

Haagen Dazs’ın 2008 yılında düzenlediği bir fokus grup çalışmasında tüketicilerden biri patates cipsi tercihinde 20 malzemeli ürün yerine 3 malzemeliyi tercih etmesi marka müdürü Ching-Yee Hu’da yeni bir serinin doğuşunu canlandırmış. Böylece, süt, krema, şeker, yağ ve 5.sini de tadı veren malzemeden oluşan “Five” doğmuş. Devlerin bu yeni adımında Haagen Dazs’ı Krafts, Starbucks, Campbell ve Beech-Nut takip ediyor.



Binlerce ürün içerisinde kafası bulandığından daha sadeye ve doğala yönelen, “ne yerse o” olduğunun farkına varan tüketiciler artıyor. Projeksiyonlarını sonsuz büyümeye dayandırmış şirketlerin “sağlıklı” dilimi butik ya da lokal firmalara bırakması söz konusu bile olamayacağından, kendilerini dönüştürmeleri kaçınılmazlaşıyor. Yılmaz Özdil yakın tarihteki bir yazısında ev yapımı yoğurtların azaldığından bahsetse de bebeklerinin kalsiyum ihtiyacını bu şekilde karşılamaya çalışan bilinçli ve şehirli anneler ufak ufak doğuyor.

4 Kasım 2009 Çarşamba

“Knowmad” olmak ister misiniz?

2 Kasım'da Capital’in düzenlediği CEO Club Kahvaltısı’nda konuşma yapan Coca Cola CEO’su Muhtar Kent, ülkemizin yeni nesil liderlere ihtiyacı olduğunu belirtmiş. Gelecekte başarı için, açık fikirli ve net vizyon oluşturan, bu vizyonu çalışanlarına aktararak onlara önderlik edebilen yeni nesil liderlerin çoğaltılması gerektiğine dikkat çekmiş.



Yurtdışında lider yetiştiren okullar yok mu? Dolu. Ülkelerin önde gelen okulları her yeni kavramın doğuşuyla birlikte lisans ya da yüksek lisans programlarını farklılaştırıyor mu? Kesinlikle. Yine de butik çapta hizmet veren alternatifler doğmaya devam ediyor. Her şeyin evrim geçirdiği bilgi çağında “knowmad”lerle tanışıyoruz. Nomad (göçebe) ile knowledge (bilgi) kelimelerinin birleşiminden türetilen bu tanımlama, herkesle, her zaman, her yerde çalışabilen cesur, sorumlu, yaratıcı kişiyi tasvir ediyor. Danimarka’da KaosPilot’ın başlattığı bu girişimi Hollanda’da Knowmads uyguluyor.


© Getty Images

1 yıl süren programın içeriğinde “girişimcilik ve yeni iş tasarımı”, “kişisel liderlik”, “yaratıcılık ve pazarlama” ile “sürdürülebilirlik ve sosyal inovasyon” başlıkları bulunuyor. Yaşayarak öğrenme prensibiyle çalışan bu grup yaptığı işe aklını, yüreğini ve emeğini vakfedenleri çoğaltmayı amaçlıyor. Programı tamamlayanlar, ister tek başlarına ister şirket içinde ister bir ortakla beraber daha iyi bir dünyanın kararverenleri arasında yer almak üzere kendilerini hazırlamış oluyor.

Ocak 2010-2011 yılı için son başvuru, 20 Kasım’da. 20-35 yaşları arasında kendi projesini hayata geçirmeyi veya toplum için fark yaratmayı düşünenler başvuru sayfasını ziyaret edebilir.