11 Mart 2009 Çarşamba

Geleceğin arkeolojisi...

Başlığa bakıldığında ikilemmiş gibi dursa da; (ve en azından ülkemizde meslek açısından pek rağbet görmeseler de) tarih ve arkeoloji hep önemlerini koruyacaklar. Mesela, trend analistlerinden ya da fütüristlerden bahsediyoruz, öyle değil mi? İlki mikro ya da makro trendler üzerine, fütüristler ise 10 yıllık hatta daha uzun dönemli öngörüler içeren analizlerde bulunuyorlar. Bu yüzden, konu başlığı ne olursa olsun geçmişten günümüze kadarki seyri iyi bilen ve buna göre ileriye dönük tespitlerde bulunan isimler yorumlarıyla ayrışmaya devam edecek.


© Pressburger Zeitung @ 1922

Mesela David J. Staley, “History and Future” isimli kitabında, tarihçiler geçmişi nasıl doğal görüyor ve analiz ediyorsa, fütüristlerin de geleceği aynı kabiliyetle yapabilmesi gerektiğini belirtiyor.

Bu beceriye sahip önemli isimlerden biri olan Li Edelkoort’un en son sergisi de Paris’te geçen pazar sona erdi. Dünyada ilk kez trend öngörmeyi meslek olarak kabul edip retrospektif bir yaklaşımla sunan serginin başlığı “Geleceğin Arkeolojisi: Li Edelkoort ile 20 Yıllık Trend Tahminciliği” idi. Trendlerin, gelip geçici bir heves olmalarından çok yaşam tarzımızı ne kadar derinden etkilediğini gösteren sergi, birbiriyle etkileşimli 7 çift trend üzerine odaklanmış.



Küresel kriz patladığından beri, Büyük Buhran döneminin iyi incelenmesi gerektiğini tavsiye eden yazılar, bloglarda yorumlar hatta kitaplarla karşılaşıyoruz. Geleceğin iş yapış şeklinde "farklı disiplinlerden uzmanlar biraraya gelecek ve işbirliği yapacak" derken, bu grup içinde kültürel arkeologlara mutlaka ihtiyaç duyulacak.

Hiç yorum yok: