27 Mart 2009 Cuma

2030'ların turizm ajandası nasıl olacak?

Kriz falan bahane, geleceğin seyahat alışkanlıklarını neler etkileyecek üzerine ufak bir gezintiye çıkmaya ne dersiniz? Her ne kadar bu çalışma Avrupa odaklı olsa da insan doğası her yerde aynı. İster iş hayatının dayanılması zor hafifliği ister iyi eğitim ve kazanç sahibi olmanın getirdiği keşfetme güdüsü, tatiller insan hayatının vazgeçilmez unsurlarından biri.



Dünya Seyahat ve Turizm Konseyi’nin açıkladığı verilere göre, 2005’te dünyadaki toplam harcamaların %10,4’ü tatile ayrılmışken bu rakamın 2015’e kadar her yıl % 4,6 oranında artması bekleniyor. Kısaca, pastanın büyüklüğü hiç de fena değil. Malum, petrol fiyatları artsa da ucuz bilet satan uçak şirketleri sağolsun, dünyanın ücra köşeleri bile çoktan keşfedilmiş durumda. Buna Dünya Kupası, Olimpiyatlar ya da Kültür Başkenti olma özellikleri de eklenince çekim merkezleri ya da seyahat sebepleri de doğal olarak artıyor. Bilimsel keşif süresinin (özellikle sağlık alanında) kısalmasıyla bu trendlerin paylaşılması için biraraya gelme sıklığı da doğal olarak artacak.



Peki ya küresel ısınma? 2030’a kadar Maldivler gibi mercan adalarının kalmayacağını ve mülteci sayısının artacağını biliyoruz. Sıcaklıklar ortalama 1 ile 21° artacak. Buzulların ve Antartika’nın erimesiyle o tarihe kadar su seviyesinin 25 cm. yükselmesi bekleniyor. Deniz seviyesinin 1 mm artması kıyı şeridinden 1,5 mt.nin sular altında kalmasına sebep oluyor. Varın 25 cm.in kıyı şeridinden kaç mt.yi sular altında bırakacağını siz hesaplayın. (Buzulların erimesinden bahsederken, dağlardaki karları da kastediyoruz ve hala popülerliğini koruyan Alpler o yıllara gelindiğinde pek de tatminkar bir seçenek olmayacak)



Her şeyin başı deneyim derken, görülmeyeni görmek denenmemişi denemek daha da önem kazanacak. Mesela, senaryo çalışmasında verilen bir otantizm örneği, 2030’da Afrika seyahati. 3 aylık izin kullanan bir Avrupalı, Madagaskar seyahati için 2000 ABD Doları vergi ödemeyi kabul eder, çünkü hükümet soyu tükenmek üzere olan Lemur maymunlarının ekolojik dengesinin bozulmaması için turistlerden böyle bir ön ödemeyi zorunlu tutmaktadır. Gezginimiz, National Geographic’te izlediği lemurlardan o kadar etkilenmiştir ki 3 haftalık koruma programı için 10.000 ABD Doları bağış yapmayı da kabul eder.



Eğer, bu pastadan pay alınması isteniyorsa trendleri doğru takip edip, bir an önce yatırım yapılmasında fayda var. Deniz, kum güneşin ötesinde vaad edebileceğimiz nice zenginlikle dolu bu topraklar çok daha farklı konumlandırılabilir.

Hiç yorum yok: