Web 2.0, sanal dünyada paylaşımın dönüm noktası oldu. Kullanıcılar, sadece mesaj alandan mesaj gönderene dönüştüler. Bloglar doğdu, Flickr ile dünyanın dört bir tarafında çekilen fotoğraflara bedava eriştiğimiz gibi biz de kendi arşivimizi paylaştık, Wikipedia ile ansiklopedik bilgiyi üşenmeden oluşturduk, yeterince doğru bulmadığımız bilgilerini yine kendimiz güncelledik, del.icio.us ile takip ettiğimiz bir sürü siteyi aynı ilgi alanlarına sahip kullanıcılara açtık. Peki sırada ne var? Tastespotting.
Artık, trendavcılığı gibi lezzet avcılığı da yapabilirsiniz. Ağırlıklı olarak bloglar arasında gezinip, lezzetleri keşfedebilirsiniz. Bu anlamda birbirinden lezzetli tarifler ve iştah açıcı görüntüleriyle Tastespotting, tam bir kütüphane görevi görüyor. Peki ya, sadece bizim mutfağımıza (Türk ya da Osmanlı) özel lezzetleri içeren, Cafe Fernando’nun titizliliğinde, hem ingilizce hem de türkçe içeriğe sahip, üstelik görselleriyle ağız sulandıran bir oluşum kulağa nasıl geliyor sizce?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder