9 Ocak 2009 Cuma

Edge’den düşünce düellosu…

1981’de Reality Club olarak hayatına başlayan Edge Foundation, 1988’de keskin beyinlerin entellektüel, felsefi, edebi ve artistik konular üzerine görüşlerini belirttiği bir oluşuma dönüşmüş. Bilimadamı, sanatçı, felsefeci gibi alanının değerli isimlerine yöneltilen sorularla insanlığın gelişiminde hangi fikir ve yeniliklerin gerçekleştirileceğine yönelik sanal dünyada bir tartışma alanı yaratılıyor. Yeni yılla birlikte de büyük bir soru yöneltiliyor. 2009’un düello sorusu ise; “Herşeyi ne değiştirecek? Oyunun kurallarını değiştirecek hangi bilimsel fikir ve gelişmeleri görmeyi bekliyorsunuz?”. Birbirinden önemli 151 ismin yanıt verdiği çalışmadan benim seçtiklerim:

The Computational Brain kitabının yazarı Terrence Sejnowski, bilgisayarların yeni mikroskoplar olduğunu ve 2015’te beynin hesaplama gücüyle ilgili devrimsel tespitlerde bulunmasına yardımcı olacağına inanıyor.



The Secular Conscience kitabının yazarı felsefeci Austin Dacey ise et yetiştiriciliğine dikkat çekmiş. “Hiçbirimiz hayvan yemiyoruz. Sadece belli bölümlerini, o da parçalar halinde. Peki kültür balıkçılığı gibi kültür etçiliğine ne dersiniz? 2000’den bu yana NASA, uzay yolculukları için japonbalığının etini kültürleştirmeyi başardı. O zaman? Ulaşılmamış topraklarda serbestçe dolaşan tohumlar…Domates, Antlarda sadece vahşi bir meyve iken… Ve bir zamanlar et, hayvanlarda yetişirken…”



Berlin’de yaşayan sanatçı Tino Sehgal, günümüz toplumunda maskülenliğin bulunduğu durumdan yola çıkarak, kendi oğlu büyüdüğünde nasıl bir manzarayla karşılaşacağını merak ederken, Londra’daki Serpentine Galerisi’nin küratörü Hans Ulrich Obrist ise Immanuel Wallerstein’ın sözlerine gönderme yapıyor: “Tatmin olabilmek için hem bireysel hem de kolektif anlamda bazı kurumlar emtia olmaktan çıkacak. Okul ve hastanelerin kar güden kurumlar olması yerine, bunu terse çevirmek. Üstelik, mevcut ortamda insanların tepki gösterdiği olguların başında metalaştırma gelirken.”



Discover Dergisi’nin Editörü Corey S. Powell, genetik harikası çocukların olasılığının %80, yaş ortalamasının 120 olarak belirlendiği bir ortamda 200’ün (belki de 1000’in) %60, sentetik telepati (başkasının vücuduna hükmedebilme) olasılığını ise %60 olarak belirtmiş.

Sunborn kitabının yazarı Gregory Benford’ın da 150’ye kadar yaşama düşüncesine karşı, Columbia Üniversitesi’nden Profesör Emanuel Derman, uzun yaşamla birlikte hiçbirşeyin eskisi gibi olamayacağını belirtmiş. “Kimse hastalanmıyor, kimse yaşlanmıyor. Suratınıza baktığınız kişinin aslında kaç yaşında olduğunu tahmin edemiyorsunuz. Yeni insanlara yer yok. Bu durumda herşeyin yavaşlaması gerekir. Peki asıl işi kim yapacak? Gönüllü olanlar ya da ölümsüzlüğü seçen gönüllüler.”

© Edge

Hiç yorum yok: