22 Ağustos 2008 Cuma

I want to ride my bicycle...

Başlığı görünce çoğunuz Queen’in meşhur şarkısını çoktan mırıldanmaya başlamışsınızdır. Petrol fiyatları her geçen gün artarken, Avrupa’daki otomotiv şirketleri yeni modellerin geliştirilmesini iptal edip, yıl sonu kar hesapları yaparken; birçok ülkede bisikletin, sadece spor için değil ulaşım aracı olarak da tercih edildiğini gözlemliyoruz. Üstelik Danimarka'dan Japonya'ya birbirinden zengin içeriğe sahip bloglar, bisikletin önemini artırmak için ellerinden geleni (iyi ki de) yapıyor: Copenhagenize, Amsterdamize, Momentum Planet, Velo-city Munich, Bike Darlington, vs.



Evet, İstanbul’da ne trafik adabı ne de can güvenliği var, üstelik bu şehirleri bizle nasıl karşılaştırabilirsin dediğinizi duyar gibiyim çok da haklısınız ama bakış açısını değiştirmeyi başaran topluluklar değerlerini yaymayı da biliyor. Tabii bu arada yan sektörlerin doğması, tasarımın önem kazanması, hatta aksesuarların moda ikonuna dönüşmesi de kaçınılmaz bir hal alıyor. Eh, siz de bisiklet kültürüne sahip olup/olmadığınızı öğrenmek isterseniz Copenhagenize’daki yazıyı okuyup kendinizi test edebilirsiniz.

Hiç yorum yok: