14 Ocak 2009 Çarşamba

Konteynerde yaşam...

İster taşımacılık sektöründen geri dönüşümle elde edilerek yapılsın isterseniz sıfırdan, konteyner evler ya da binalar da artık tasarım harikası. Herhangi bir inşaat yapılıyorken çalışanların konakladığı ya da doğal bir afette yerleşim yeri inşa etmek için en pratik ve hızlı çözüm olan prefabrike örnekler yeni bir olgu değil. Üstelik, standart kimliğinden çıkıp zümrüdüankaya dönüşen bu çalışmaların tarihçesi çok eskilere dayanmıyor. Otelden okula, modern tarzdan ekolojik versiyonlara kadar çok çeşitli örnekleri de mevcut.

Ardındaki sebepler arasında yükselen emlak fiyatları veya artan popülasyon sıralansa da konteynerden yola çıkılarak geliştirilen çözümlerin, mevcut pazarından farklı bir açılıma sebep olduğu gerçek.



Mesela, yukarda görülen Adam Alkin’in Quik House’unun yaklaşık değeri 185.000$, üstelik 6 ay sıra beklemek zorundasınız. Alchemy Architects tarafından hazırlanan Wee House ise, modüler ve çeşit çeşit (altta resmi görülen ev bana Han Tümertekin’in Selman Bilal için tasarladığı ödüllü çalışmayı anımsattı)! İstediğiniz planı seçerek, güvenli bir eve, ofise ya da yazlığa sahip olabilirsiniz. LOT-EK ise kargo konteynerlerini geri dönüştürerek çözüm üretiyor.



Ne dersiniz? Şehir popülasyonun 2050’ye kadar artacağına değinmiştim. Genişledikçe genişleyen, yerleşim için pek alanı kalmayan, üstüne bir de ulaşım sorunu çeken şehirlerin merkezlerinde, bu şekilde düzenlenecek proje önerileriyle rahatlamaz mı? Hala tek başına koca koca evlerde yaşayanlara Amsterdam ya da Tokyo örneklerini hatırlatmak isterim. Ya da Dominique Gonzalez-Foerster’in minyatürleşme trendine gönderme yaparak, örnek gösterdiği Gulliver hikayesi gibi biru falma küçülme, gökdelenler yanında konteyner yaşamlar da yeşerebilir mi? Ya da gecekondu mahallerini rehabilite etmeye yönelik sosyal sorumluluk projesi geliştirilebilir mi?

Hiç yorum yok: