Plastik alışveriş torbalarının doğal hayata ne kadar büyük zarar verdiğini hepimiz iyi biliyoruz. Direnleri tıkayan torbalar yüzünden büyük sel vakaları atlatan Bangladeş, yasağı getiren ilk ülke. Amerika’nın ilk torba düşmanı şehri San Francisco iken, tüm alışveriş torbalarını ortadan kaldıran Avrupa’nın ilk şehri ise İngiltere’nin Modbury kasabası oldu.
© Marwood Jenkins
Sürdürülebilirlik için birbirinden etkileyici ürünler, mimari projeler ve enerji çözümleri ile karşı karşıyayken, hükümetlerin ya da büyük şirketlerin harekete geçmesini beklemeden karar alan şehirler var. Mesela, Avustralya’da sadece 2.500 kişinin yaşadığı Bundanoon’da artık plastik şişe göremeyeceksiniz. Tepkinin oybirliğiyle ve bu kadar büyük verilmesinin arkasında yatan sebep, bir su markasının kasabalarından çıkan kaynak suyu Sydney’de şişeleyip tekrar kendilerine satması.
Peki ya Belçika’nın ortaçağdan kalma şehri Ghent ne yapıyor? Hem küresel ısınma hem de sağlıklı beslenme alışkanlığını yerleştirmek için perşembeleri et yemiyor. Restoranlarda mutlaka vejeteryen tabağı bulunuyor, okullarda kesinlikle et tüketilmiyor, var olan kebapçı dükkanları bile her perşembe sadece falafel sunuyor.
Sırada ne var? Araba kullanmama, kağıt tüketmeme, plastik bardak kullanmama, sadece organik tüketme? Tüm bunlar tüketim alışkanlıklarımızı değiştirmeye yönelik hoş ama naif tutumlar. Önemli olan, plastik şişelerde BPAden, temizlik ürünlerinde toksinlerden, gıdada katkı maddelerinden vazgeçmeye karar verecek endüstrinin büyük oyuncularında. Ama şehirlerinin (dolaylı da olsa) dünya çapında PR'ını yapmak isteyenler, derhal insan sağlığını veya doğayı tehdit eden bir probleme karşı bilinç yaratmak için önemli bir gün ilan edebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder