Bu yazıyı biraz da haftasonu izlediğim (ve bence samimi bir dil kullanılmış olan) “Body of Lies”’ın da etkisiyle yazıyorum. NY Times’daki haberin kahramanı, 16 yaşındayken müslümanlığı seçmiş bir Amerikalı.
Michael Muhammed Knight, 5 yıl önce “Taqwacores” adında bir kitap yazıyor. Kitap, Pakistan kökenli Amerikalı bir üniversite öğrencisinin kampüs dışındaki evinde düzenlenen İslamPunk partiler üzerine. Fotokopiyle çoğaltılmış olan kitap, elden ele dolaşıyor ve tam bir “word-of-mouth” etkisi yaratıyor. Sonra, yayıncı firmanın dikkatini çekiyor. Kitle genişledikçe, okuyucuların, bu etkinliklerin yerlerini sorgulaması, hayal ürünü olduğunu duyunca da kendi müzik grubu kurmaları kaçınılmaz oluyor.
Kitabın, Amerika’da yaşayan Müslüman gençler arasında bu denli dikkat çekici bir alt kültür yaratmasındaki en önemli etkenin, gençlerin hem dinle ilgili kendilerini sorgulamaları (mahalle baskısı?) hem de bulundukları ülkede gördükleri muamele olduğu ifade ediliyor. Mesela, Fas’tan Amerika’ya göç etmiş genç bir kızın, 11 Eylül’den sonra yaşadıkları ilginç. Amerikalıların okul servisine yumurta ya da şişe fırlatmaları bir yana okuldaki din hocasına Kur’an ile ilgili sorular sorduğunda da tebeşir yemesi bir yana. Bu arada, kitapta, Salman Rüşdi tadında başkaldırışlar ve sorgulamalar fazlasıyla mevcut.
©David Ahntholz
Peki sonuç? Bu kadar yankı yaratmış bir kitap, tabii ki filme çekiliyor ve önümüzdeki yıl vizyonda olacak. Knight’ın yeni kitabı “Osama Van Halen” ise 2009’da piyasaya çıkacak. Pazarlama Zirvesi’nde konuşma yapan DK’nın da bahsettiği gibi gençlerle iletişim kurmak için onların dilinden konuşmak lazım. İçeriği ne ve nasıl olursa olsun (yani uygun bulsak da bulmasak da), kendi derdini ifade eden bir genç aynı toprakta ya da farklı bir coğrafyada benzer duyguları/düşünceleri hisseden gençler tarafından kabul görecek.
1 yorum:
Aslı Hanım, böyle bir yazıyı kaleme aldığınız için çok teşekkür ederim. Pazarlama ve İnternet sektörünün en genç olanlarından biriyim. Ben de Michael Muhammed'in yazdığı kitabı bulup okuyacağım ya da umarım ben bulana kadar film vizyona girer. Ayrıca DK'nin söylediği Türkiye'de ne kadar mümkün bir de oradan bakmak gerekir.
Yorum Gönder