Global krizin patladığı ilk günlerde trend uzmanlarının açıkladığı öngörüler yaşanmaya başladı. Neydi o öngörüler? Eve kapanmak (sinema yerine evde film izleme, dışarda yemektense evde olma), bütçeyi daha dikkatli harcamak (marka olan ürünler yerine jenerikleri tercih etme, hatta sadece jenerik ürünler satan marketlerden alışveriş yapma), daha fazla geri dönüştürürek kullanmak ya da kendin yapmak.
Amerika’daki tüketim alışkanlıklarının iyice değiştiği üzerine hazırlanan haber de yukardaki öngörülerin doğrulandığını gösteriyor. Son krizde yaşanan bu alışkanlıkların benzerinin en son 70’lerin sonunda yaşandığını hatırlatan uzmanlar, o dönemdeki beslenme menüsünün etle başlayıp, domuz, tavuk ve makarnanın ardından fıstık ezmesi ve reçelle noktalandığını belirtiyor. En iyi marka krakerlerin ve bisküviler satışında düşüş yaşanırken, ithal yerine yerli marka biraların tüketimi artışta. En iyi kalitedeki biftek sosunun şişesini saklayıp eşine 99 centlik sosla yapılmış yemekleri yediren müşfik eşler, etli yemeklerde hindiyi tercih edenler, çitini kendini yenileyerek bütçesinden 200$ kar edenler...
Öte taraftan satış patlaması yaşanan ürünler de var. Amerika, ÖTV indirimimizin benzerini elektronik eşyalara uyguladığından HD TV’ler ya da oyun konsollarında (evde geçirilen zamanın kalitesi de yükselmiş olacağından) tercihler bu tarafa kaymış. Mutfağın yenilenmesi ya da çatının pahalı onarımı yerine daha ferah bir banyo için musluk ve lavabolar, faturadan kar ettirecek akıllı termostatlar ve yalıtım malzemeleri tercih edilir olmuş.
Bir örnek de İngilizlerden. Bilinçli yapılmayan tüketimin sadece çöpe giden ürün adedi olarak değil, enerji olarak da yansımasından yola çıkan İngilizler, sadece yemek tüketimine yönelik “Love Food Hate Waste” sitesini hzırlamış. Hepsi birbirinden yaratıcı fikir ve öneriler var ama ana sayfadaki bannerı (ağlayan armudu) izlemeyi kaçırmayın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder