The Future of Humanity Institute (FHI), Oxford Üniversitesi içinde yer alan multidispliner bir araştırma bölümü. Geçen yıl “Politika Öngörüleri ve Küresel Felaket Riskleri” bir atölye çalışması düzenlemişler. Burada, mikrobiyolog, sosyolog ve felsefeci gibi çok çeşitli disiplinlerden akademisyen ve uzman biraraya gelerek milyonlarca insanın hayatını etkileyecek küresel felaketleri değerlendirmişler.
Kısaca, (çok yakın bir tarihte gecikmeli de olsa izlediğim) “I am Legend” filminin çizdiği resim gibi bir ortam olur mu olmaz mı? DNA’nın kopyalanmasını sağlayacak makinelerin dağıtımının artmasıyla, kötü niyetlilerin soyu tükenmiş ölümcül virüsleri çoğaltması pek de imkansız değil. En az bu konu kadar önemli olan diğer bir başlık ise biyoçeşitlilik. İnsanoğlu doğal yaşama sürekli zarar vererek türlerin yok olmasına sebep oluyor. Ekonomiye etkisi kısa sürede gözlenemese de küresel ısınma kadar tartışılması gereken bir konu olduğu savunuluyor. Nükleer terörizm ise 15 yıl öncesiyle karşılaştırıldığında olma ihtimali iyice düşmüş bir başlık.
Peki öne çıkan tehditler neler? Her ikisinin de sonuçları şu an için ölçülemediğinden, nanoteknoloji ve yapay zeka.
Bu arada, çoğu ilerlemeyi teknolojinin gelişmesine bağlıyoruz. Peki teknoloji kendi kendine mi gelişiyor? Hayır, tabii ki. Bunları geliştiren bizleriz. Her yeni jenerasyonun bir öncesinden daha farklı bir bakış açısı geliştirdiği de şüphe götürmez. Halbuki, büyüdükçe çocuk masumiyetini ve bakışaçısını kaybettiğimizden yakınırız. Ancak görülüyor ki, yıllar içinde insanoğlu analiz yeteneğini daha da geliştiriyor. Üstelik, ırkların birbirine karışmasıyla genlerimiz daha dinamik bir özellik kazanarak, evrim açısından yükselen bir grafik çiziyor.
Kaynak: New Scientist
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder