Hala “gelişmekte olan” statüsünden kurtulamayan “yalnız ve güzel ülkem” irili ufaklı markaların ilgisini çekmeye devam ediyor. Sanırım şu zaman dilimi için en son bomba, Best Buy. Elektronik ürünler pazarında bu kadar çekişme yaşanıyorken, Best Buy’ın ortamı daha da kızıştıracağına eminim. Peki ya benzer durum market piyasasında yaşanır mı? Birkaç yıl önce Tesco geldi ama ben “yeşil”in bu kadar gündemde olduğu bir dönemde organik ve doğala yatırım yapan Whole Foods’tan bahsediyorum.
1980 yılında kurulan Whole Foods, şu an Amerika, İngiltere ve Kanada’da doğal ve organik ürünlerde dünyanın en büyük perakendecisi. Felsefeleri, ekip biçtiğimiz ve verim aldığımız bu topraklarla insanoğlunun zincir ilişkisini simgeliyor: “Whole Foods, Whole People, Whole Planet”. Yerel üreticilere yönelik kredi programlarıyla marketlerinde satılacak ürünlerin sürekliliğini ve verimini artırmaya çalışıyorlar. Tabii ki, her marka gibi Whole Foods ve ürünleri hakkında da türlü yorumlar mevcut ama hizmet kaliteleri ile rakiplerinden çoktan ayrışmış durumdalar. Üstelik, Amerika ya da İngiltere’deki rakipleri doğal ve organik konusundaki yapılanmalarını yeni oluşturuyorlar.
Evet, Türkiye’de sebze/meyve alışverişi ağırlıklı pazardan yapılıyor. Şişli’deki organik pazarın geçmişi de çok değil ancak süpermarketlerimiz gıda ürün satın almalarına benzer anlayışla mı yaklaşıyor? Bunun için bir destek ya da yatırım yapılıyor mu? Üstelik Alara Tarım gibi uzmanlaşmış ve ayrışma başarısını yakalamış bir dev de bu topraklardan çıkma. Metropollerimizdeki bilinçli tüketicilerin sayısı gittikçe artarken, süpermarketlerin bu konuya verdikleri önem rakiplerinden ayrışmalarında önem kazanacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder