Zaman, şehirli insanların en önemli değerlerinden. Çalışma saatleri, ev-iş arasındaki mesafe yüzünden trafik problemi, ailenin getirdiği sorumluluklar derken, herkes her istediğini dilediği zaman yapamıyor.
Mesela, alışverişi düşündüğümüzde zamanı bol olan ister ucuzun ister kalitelinin peşinden koşuyor, zamanı olmayan ya paraya geçer nazım diyor ya da sanal dünyanın nimetlerinden yararlanıyor. Şehirli insan için alışveriş merkezleri kadar süpermarketlerin de bir nevi sosyalleşme alanı olmaları, trendler, yaratılan ciro ve yüksek rekabet deneyim tasarımı açısından ilgi görülmelerine neden oluyor.
Mesela Torino’dan Eataly, özellikle Slow Food hareketine meraklı hedef kitleyi tam 12’den vuruyor. İlk 6 ay içinde 1,5 milyon insan tarafından ziyaret edilen süpermarket, sosyal bilince sahip yemek tutkunlarını cezbediyor. Taze, kaliteli ve bol çeşidin yanı sıra mekanın ferahlığı, sürekli eğitimler denildiğinde Eataly başlı başına bir deneyim sunuyor.
Etraf irili ufaklı kahve dükkanlarından geçilmezken İngiltere’nin önde gelen zincirlerinden Waitrose krize rağmen market içindeki kahve köşelerini yeniden düzenlemekten çekinmiyor. Üstelik, 200’ün üzerindeki mağazasında birden. Sadece bu da değil. İngiltere’nin ecza alanında bir numaralı markası Boots ile anlaşma yaparak, optik alanında işbirliğine gidiyor.
Açık mutfak uygulamasını kendine örnek alan dev ASDA ise yeni açacağı mağazasının duvarlarını camdan yaptıracağını açıklıyor. Son 18 ayda yapılan araştırmalarda, müşterilerin yemeklerinin nerden ve nasıl geldiğini izlemek istediklerinden yola çıkan ASDA CEO’su saklayacak hiçbir şeylerinin olmadığını belirtiyor. (Bu arada, çalışanlarından birinin tavuk yalayıp, rafa geri koyarken ki filmi Youtube’da hit olmuş!)
Deneyim ekonomisinde artık geleneksel yöntemler yeterli değil. Aynı anda çapraz düşünebilmeli, trendleri takip edebilmeli, geleceği öngörmeli ama hepsinden önemlisi müşterinin görüşlerini dinlemekle kalmayıp uygulayabilmeli.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder