29 Haziran 2008 Pazar

2010 İstanbul için harika bir fikir daha...

İster hatıra olarak turistlere, ister kendi evlerimize ya da istenirse sokak lambalarına, 2010 İstanbul için süper bir fikir. Termokrom tabaka, ısıya hassas olduğundan ışık yakıldığında şehir silüetü ortaya çıkıyor (örnek: Londra'ya ait). Mükemmel!

26 Haziran 2008 Perşembe

Boğaziçi’nde şelale?

New York’ta 26 Haziran-13 Ekim tarihleri arasında dev şelaleler görülecek. Sanatçı Olafur Eliasson tasarladığı bu büyük proje, Public Art Fund ve New York Valiliği tarafından gerçekleştiriliyor. Toplam 4 adet olan şelaleler, yaklaşık 27 ile 37 mt. yüksekliğinde. 15 milyon dolara mal olan projenin 60 milyon dolar da gelir getirmesi bekleniyor.



New York’un böyle bir çalışmaya ihtiyacı mı vardı diyebilirsiniz, ama hem yerli hem de yabancı turistlerin ilgisini çeken bir şehrin ziyaretçilerine süprizler düşünmesi, çevresel ya da toplumsal gelişmelere yönelik konulara dikkat çekmek istemesi ve son olarak eğer şehirleri de birer marka olarak ele alırsak böyle projelerin geliştirilmesinin çok uçuk görülmemesi gerekir.

Peki ya İstanbul? 2010 Avrupa Kültür Başkenti seçilen şehrimiz bir sürü proje planlan(d)ı(yor). Maliyeti bu kadar olmasa bile şehrimizin geliştirilmesi gereken yönlerine dikkat çeken ya da farkında olmadığımız nice varlıkları öne çıkarmaya çalışan projelerle karşılaşmak dileğiyle...

25 Haziran 2008 Çarşamba

Cep telefonu romanları

Teknolojinin beşiği Japonya’da cep telefonu roman (keitai shoosetsu) çılgınlığı yaşanıyor. En çok satan ilk 10 listesinin yarısını cep telefonu romanları oluşturuyor. 20'li yaşların başındaki bu yazarların kitapları, aşk (hatta bizim tabirimizle harbi arabesk) üzerine ve yazım stilleri de SMS gönderirken kullanılan kısaltmalar ve sembollerden oluşuyor. Bloglardan da takip edilebilen romanlar, büyük ilgi gördüğünden aynı zamanda kitap olarak da basılmaya başlanmış.



Cep telefonu romanlarının doğuşu, 2000 yılına denk geliyor. Kişilerin bloglarında roman yazdığını farkeden Maho no irando portalı kendi altyapısında, işleyişi kolaylaştırıcı çözümler geliştirmiş. Ayda 1000 dolar gibi faturalar ödeyenlerin hem bloglarında hem faturalarında düşüşler görülünce cinfikirli cep telefonu operatörleri de SMS için aylık standart paketler çıkarmış. Asıl patlama da zaten bundan sonra yaşanmış.

Bu kitapların içinde en büyük ilgiyi Mika isimli genç kızın yazdığı "Love Sky" almış. 20 milyon kişi tarafından okunan kitap aynı zamanda filme de çekilerek Japonya box office’te 1 numaraya yükselmiş.



Bu konuyla ilgili olarak Japonlar kendi içlerinde edebiyat üzerine tartışmalar yapadursun, ciddi bir sektörün doğduğu da bir gerçek. Bu diğer ülkelerde ne kadar ilgi görür bilinmez ama okyanusun diğer tarafında da Stephenie Meyer’ın vampir aşkları ve alacakaranlık serisi satış rekorları kırıyor. Üstelik “Twilight” filmi, Aralık 2008’de de vizyonda olacak.

23 Haziran 2008 Pazartesi

Paylaşım 2.0

1990’lü yıllarda hayatımıza giren “devremülk” kavramıyla, ortak mülkiyet ne demek algılamaya başladık. Herkesin herşeye sahip olamaması ya da olmak istememesi kadar paylaşımla beraber farklılıkları tecrübe edeceğimiz fırsatlar arka arkaya doğmaya başladı. Böylece, bu işin ekonomisinden çok sürdürülebilirliğe kattığı faydası da dile getirilir oldu.

Şehir trafiğini rahatlamak adına doğan araç paylaşımından tutun da Fractional Life ya da Partial Owner’daki gibi lüks ürünlerin ortak sahipliğine kadar birçok alanda örneklerini görmeye başladık. Peki aynı fikri seyahat kavramına adapte etmeye ne dersiniz? Tatil için ülkenize gelen ve sizden daha iyi bir rehber bulamayacağına inanan turistlere koltuğunuzu açmak ya da tatilinizi bir başkasının evinde geçirme fikri ne kadar ütopik? Hiç değil.



Couchsurfing ve Home Exchange (Holiday filminden hatırlarsınız) paylaşım ve sosyal ağ kavramlarını aynı potada eritebilmiş örnekler. Yaratıcılığın sonu yok. Siz de hangi ürün ya da hizmetleri paylaştırabileceğiniz üzerine şimdiden beyin jimnastiği yapmaya başlayabilirsiniz.

20 Haziran 2008 Cuma

Design by numbers...

Grafik tasarımdaki zenginlik, ürünler için de sonsuz çeşitlilik sağlıyor. Son dönemde internette gözüme takılanlara bakılırsa "rakamlar", bu işin tuzu biberi gibi, öyle değil mi?

18 Haziran 2008 Çarşamba

Ekolojik mültecilere yerleşim çözümü...

1995’te yılında Kevin Costner ve Jeanne Tripplethorn’un başrollerini paylaştığı Waterworld filminin konusu, buzulların eridiği, herşeyin sular altında kaldığı bir dünyada mitolojik ada “Dryland”in arayışında geçer. Malum buzullar eriyor, sıcaklık ortalamasının yılda sadece 1° C ısınması ise deniz seviyesinin 1 mt. yükselmesine sebep olurken, Belçikalı mimar, Vincent Callebaut, Amazonlardaki dev nilüfer yapraklarından esinlenerek yarattığı ekoşehir, Elasticty, ile 2001 yılında ülkesi tarafından ödüle layık görülüyor. 50.000 kişinin yaşayabileceği, tamamıyla yenilenebilir enerjinin kullanılacağı, kendi kendine yetebilen bir yerleşimden bahsediyoruz. 33 atolden oluşan Kiribati’nin başkanı Anote Tong da Dünya Çevre Günü’nde Yeni Zelanda’daki etkinliklere katılarak 92.000 kişinin yaşadığı ülkesinde son yıllarda gözlenen değişimlere dikkat çekmeye çalışmış. Lilypad, yüzyılın sonuna doğru sular altında kalacak adalar için bir kurtuluş olabilir mi?

17 Haziran 2008 Salı

Hepsi birarada...

Tablet Hotels, “küresel göçebeler için oteller” sloganıyla kendini konumlandıran lüks butik otel rezervasyon sitesi. Bunun ne önemi var diyebilirsiniz, ama bir önceki yazıda da belirttiğim gibi tüketiciler hangi gelir grubuna ait olursa olsun satın aldığı ürün ya da hizmeti en iyi şekilde deneyimlemek istiyor. Peki Tablet ne yapıyor, müşterilerini dinleyerek otellere puan vermesini istiyor ve Tablet Hotel Meters ile listeyi sürekli güncelliyor. Müzik için araştırmaya vakit olamayabilir sizin için toplama albümleri, “Tablet Tunes”, hazırlıyor ve Amerika, İngiltere, Kanada ve Avustralya’daki itunes mağazalarında satışa sunuyor. Stil konusunda da Yoox ile ortaklık yaparak, Tablet Styles yaratılıyor ve uluslararası markaların ürünleri satın alınabiliyor. Tablet Stars köşesinde ise, işi gereği sık seyahat eden aktör, tasarımcı, şef gibi tanınmış kişilerden oluşan bir grubun deneyimlerine yer veriliyor. Tablet Hotels, son olarak “siz de iş seyahatlerinin verimli geçebilmesinin, bulunduğunuz ortamın rahat, dinlendirici ve ilham verici olduğuna inanıyorsanız...” diyerek yurtdışındaki KOBİ’lere göz kırpıyor.



Türkiye için otel arattığınızda The Marmara Bodrum ve Antalya, Çırağan Kempinski İstanbul, Sumahan, Ev Otel Bodrum, Hillside Su, Aija, Bentley, Four Seasons İstanbul, Ada Otel Bodrum ile karşılaştım. Alışveriş için de belki YOOX'un, Midnight Express Design ile anlaşması düşünülebilir di mi?

12 Haziran 2008 Perşembe

Deneyimsel şehir rehberi...

Günümüzde sanal dünya herşeyi ayağımıza getiriyor olabilir ya da bir an için uzayda bile var olduğumuzu hayal ettirebilir ama hepimiz hala o anı/yeri/ tadı deneyimlemek ya da yaşamak istiyor. Maceracı ruhlar uzun tatiler yerine mümkün olduğu kısa kaçamaklar yaparak daha fazla yer keşfetmeye çalışıyor.

Loneylyplanet, popüler şehir ya da ülkelerde en farklı rotayı çizebilmek için iyi bir rehber kitap serisine sahip. Şimdi ise, inovasyon ve tasarımı birleştirerek başarılı projeler ortaya çıkaran dünyanın en inovatif şirketlerden biri olan IDEO, New York ve Londra’ya özel şehir rehberi yayınladı.



Amazon’da yayınlanan yorumlardan anlaşıldığı kadarıyla her iki kitap da bakmaktan öte keşfetmeye yönelik öneriler sunuyor. Kitapların belirli dönemlerde güncellenerek yeniden basılması planlanıyor olabilir ama her gün yeni bir şey olan dinamik ortamlar için site de hizmette.

İstanbul’un (ve buna bağlı olarak ülkemizin barındırdığı dinamikler göz önünde bulundurularak), Tokyo, Londra gibi trend yaratması şu an zor olabilir (ya da o şehirlerle karşılaştırıldığında politik açıdan bayağı bir trend yarattığı iddia edilebilir) ama sahip olduğumuz değerlerin ve varlıkların yanından bihaber geçip gidenler için hemen IDEO ile yazışıp proje geliştirmeye ne dersiniz?

10 Haziran 2008 Salı

Etsy’den Seth Godin incileri...

Etsy’yi duymayan sanırım kalmamıştır. El yapımı tasarımları bulabileceğiniz online satış sitesi. Sitedeki görsellerden fazla hanım hanımcık gibi algılanabilir. Ama Etsy yöneticileri önlemlerini önceden alarak “Ahbap Bakışaçısı” diye köşe yaratmışlar. Malum bu pazar, Babalar Günü. Hediye alternatifleri için bir sürü de yazı yayınlamışlar. Ama benim ilgimi çeken ise pazarlama gurusu ve Mor İnek’in yaratıcısı Seth Godin ile yaptıkları röportaj. Hatta röportajda bu hanım hanımcık olayını Godin’e de soruyorlar. İşte “Small is the new big” kitabının yazarından hem ufak olmaya hem de erkeklere yönelik satış tekniklerine yönelik inciler:



- Büyük önemliydi. Büyük, ölçek ekonomisi demekti. (Ufacığın ekonomisi diye birşey duydunuz mu?) Herkes Fortune500’de yer alarak servet sahibi olmaya çalışıyordu. Bunun da sebebi değer yaratmak içindi. Değer, yüzlerce çalışan, 9 haneli TV reklamlarından ve büyük satışlardan geliyordu. Değer yaratan sadece büyük şirketler değildi. Büyük uçaklar daha hızlı ve daha verimliydi. Büyük binalar iletişimi kolaylaştırıyor ve bulundukları alanı daha verimli kullanıyorlardı.
- “Çabucak büyü!” yeni kurulan şirketlerin mottosuydu. Çünkü, büyük şirketler halka açılabiliyor, sermayeye daha kolay ulaşabiliyor ve bunu daha da büyütebiliyorlardı.
- Ama küçük gerçekleşti. Enron battı. Dünya Ticaret Merkezi hedef oldu. Sadece 4 kişiyle yönetilen BoingBoing, New Yorker’dan yüzlerce kat hızlı büyüyen okuyucu kitlesine ulaştı.
- Büyük bilgisayar kutuları, ufacık Ipod’larla yer değiştirdi.
- Küçük olmak ise, kurucusunun önemli kararlara daha yakın olmasını ve bu kararları daha hızlı almasını sağlar.
- Küçük, üretim, lojistik ve faturalama gibi sıkıcı işleri başka firmalara delege etmeyi ve böylece olağanüstü işleri üretme ve hikayenizi dinlemek isteyenlere vakit ayırmanızı sağlar.
- Alışveriş alışkanlıklarında cinsiyet farkı değil ama cinsiyet benzerlikleri var. Bazı kadınlar spor yapar gibi alışveriş yapıyor. Avın kendisi kadar yakaladıklarından da keyif alıyorlar. Aynı keyfi alan erkeklere yönelik satış yapılacaksa hikaye ve süreç kadar ne satıldığı da önem kazanır.
- Elle birşeyler yapılması pek hanımlara hitap edilen bir iş değilken Etsy’nin gelişiminde %96’lık kadın payı var çünkü Etsy kişiden kişiye tavsiye edilerek büyüdü. Ve insanlar kendileri gibi olanlara tavsiye etmekten hoşlanırlar. Erkekleri kemirmek yerine kadınlara ulaşmaya devam.
- Tipik erkek, kadının çok fazla çaba ve zaman sarfettiğini düşüneceği bir şeyi almak ister. Çünkü, sürecin önemli olduğunun artık farkına vardılar. Hikayenin kolay tekrar edilebilirliği gösterilmeli.

8 Haziran 2008 Pazar

Lüksün sonu yok

Gelir dağılımındaki kutuplaşma gittikçe artıyor. Pareto ilkesi, sadece şirketler için değil sosyal sınıflar için de geçerli olmaya başlıyor. Zengin sınıfın bu şekilde güçlenmesiyle birlikte de her gün yeni bir hizmet, überlüks markaların doğuşuna şahit oluyoruz. Amosu, bunlardan sadece biri. Bilinen cep telefonu markalarıyla ortak çalışarak kişiye özel cep telefonu üretiyor. Peki Vertu'dan ne farkı var derseniz, kaplanan pırlantalar sertifikalı olduğundan cep telefonunuzun modelini değiştirmek istediğinizde ya da farklı bir uygulama için kullanmak istediğinizde size geri sunulması.



Ayak basılmamış cennet vari adalara gitmenize gerek yok, ada sizin ayağınıza gelsin. 1993 yılında kurulmuş olan Wally, süper lüks yatlar ve kayak takımları üretiyor. Son bombaları ise 99 metre boyunda yüzen ada: Wallyisland. Dünyanın en büyük yatı kesinlikle değil ama tasarım ve içinde barındırdığı unsurlar dev adanın kendini rakiplerinden ayrışmasını sağlıyor. 1000 m2’lik güverte alanında yüzme havuzu, bahçeler, mini tenis ve futbol sahası bulunuyor.



Marka bağımlısı yüksek gelir grubu için Versace örneği incelenebilir: Lamborghini Murcielago ile iş ortaklığı, Agusta Westland helikopterlerinin iç tasarımı ve otel...

Tesadüf ya, bu yazıyı hazırlarken televizyonda Radiohead’in “All I Need” klibi oynuyordu.

5 Haziran 2008 Perşembe

Geleceğin süt şişesinden çıkan mesaj...

İnovasyon, tasarım ve pazarlamayı birleştiren Cravendale, İngiltere’nin 2007 yılında en hızlı büyüyen ikinci markası. Peki ne yapar: Süt. En temel ayrıştığı nokta ise sütü sadece pastörize etmemesi aynı zamanda bakterileri sütten ayırarak daha taze ve saf bir tad elde etmesi.



Sütle kahvaltı alternatifleri, civardaki süpermarkete gelen Cravendale kahramanlarıyla fotoğraf çektirenlere bedava süt kazanma fırsatı, kendi reklamını kendin çek bölümü, cep telefonu melodilerinin hepsi klasikleşmiş ve kitabına uygun hareketler olabilir.

Ancak, bunların içinde ayrışan bir iki unsur çok önemli. Sitenin adresinin marka ismi değil, “milk matters”, yani, süt önemlidir mesajını vermesi. Site tasarımının (New Media Age Magazine tarafından) haftanın sitesi seçilmesi, ingilizlerin ofis içinde birbirinin üstüne yıktıkları çay yapma angaryasına yönelik ayrı bir websitesi kurgulaması ve geleceğin süt şişesine yönelik tasarım yarışması düzenlemesi. İki şişe tasarım sitede yer almış bile.



Millward Brown'ın belirttiği gibi ister Baby boomer ister Gen-Y’e hizmet veren bir marka olun, tüketiciler “fikir”lerle ilgileniyor. Bu yüzden önemli olan sunulan içeriğin kalitesi ve mesaj. Aklımızda olsun.

3 Haziran 2008 Salı

Plastik torba üzerine çeşitleme!

5 Haziran Perşembe Dünya Çevre Günü. Eminim, kurumlar çevreye yönelik bir sürü kampanya düzenleyecek. Bu arada, dün akşam itibariyle, Türkiye’nin ilk çevre fonunu çıkaran İş Bankası’nın reklam filmi ulusal kanallarda dönmeye başladı. Umarım beklenenden fazla ilgi görür.

Dünya Çevre Günü ile birlikte kişisel olarak atılabilecek ilk adımı, plastik torba kullanımı azaltmaya yönelik yapabilirsiniz. Bildiğiniz gibi bu konuyla ilgili ilk çalışma geçen yıl Anya Hindmarch tarafından tasarlanan “I am not a plastic bag” olmuştu. Belirli Sainsbury’s mağazalarında 5 pound’a satılan çantalar kısa zamanda ebay’de 200 pounda kadar yükselmişti.



Teşekkürler almıyım derseniz, Baggu çantalarınızı mybaggubag.com'dan sipariş verebilirsiniz. Pantone kataloğundan fırlamış renk alternatifleriyle Baggu’ların, yılda 300 ile 700 plastik poşetin yerini alabileceği belirtiliyor.



“Ne kolay bir günde plastik poşetleri bırakmak, süpermarketler hala bedava dağıtırken" diyorsanız 4u2reuse size göre. Her alışverişten sonra plastik poşetleri küçücük çantanıza tıkıyorsunuz, unutmamak için de kapıya yakın bir yerde saklıyorsunuz, alışveriş sırasında da kağıt mendili poşetinden çıkarır gibi çekip poşetler yıpranana kadar çekip defalarca kullanıyorsunuz.


Gerek yok, kullanılmış t-shirtlerden diker-biçer çevreye daha da katkıda bulunurum derseniz, hadi bakalım dikiş makinelerinizin başına...

1 Haziran 2008 Pazar

Modern çiftlikler

17-20 Mayıs tarihlerinde New York’taki Modern Mobilya Fuarı’nda konuşma yapan trend üstadlarından Li Edelkoort, çiftliklerin geleceğin en büyük kaynaklarından olacağını ve bunun sadece yiyeceklerle sınırlı kalmayıp tekstilden yakıta kadar geniş bir etki alanına hakim olacağını belirtmiş.

2050 yılında nüfusun %80’inin şehirlerde yaşayacağı öngörüsünden ve bu sebeple oluşacak ekili-biçili alan ihtiyacından yola çıkarak şehiriçinde gökdelen çiftliklerin ya da dikey tarımcılığın projelendirilmesine de başlanmış durumda. New York Magazine, temiz New York için 4 mimara sipariş verdiği proje çalışmasında en büyük ilgiyi Work AC firmasının “Locavore Fantasia” adında dikey çiftlik projesi görmüş. Fotoğraftan da anlaşılacağı gibi şaheserde yok yok.



Columbia Üniversitesi’nden mikrobiolog Prof. Dickson Despommier’in şehir içindeki tarımsal sürdürülebilirlik üzerine verticalfarm.com sitesinde başlattığı teorik yaklaşım ise gün geçtikçe gelişiyor ve bu projelerin hiç de uzak olmadığını gösteriyor.

Düşünsenize mahallenizde size özel ultra-modern gökdelenlerde yetişen taptaze sebze-meyve. Lojistikten doğan masrafa son, yolda geliyorken ezilen çürüyen düşük kalitedeki ürünlere ise elveda.